26 Ekim 2011 Çarşamba

Yurt Özlemi


YURT ÖZLEMİ 


Kuşlar gibi yücelerde kanat açıp

Uçsam çocukluğumun şen diyarına

Dağların düzlerin üzerinden geçip

Konuk olsam Deliorman baharına.



Orda beni bekler Kanagöl deresi 


Ormanında akbardaklar nöbet tutar

Ayağımı tanır her metrekaresi

Toprağın altında yakınlarım yatar.



O toprağın nimetiyle boy verdik biz 


Göllerinde çimdik, koştuk sellerinde

Bostan çardağıydı tarlada evimiz

Piştik çelikleştik bozkır yellerinde.



Koca Gölcük'ün bekçisi "Karağaç" 


Halâ göğüs germektedir rüzgârlara

Yüksekliği vardı belki onbeş kulaç

Gölgesi sığınaktı kizmetkârlara.



Pek mağrurdu Sarıkaya kanarası 


Kara kartallar uçardı zirvesinde

Pek uzak değildi köyümle arası

Tülübabalar açardı çevresinde.



Bir kuş olup konsam yeşil alanlara 


Öpsem, koksam fidanlarla çiçekleri

Dostça selâm versem orda kalanlara

Yıldızlar yağdırsa ateş böcekleri.

                                                          İsa Cebeci

Merhaba Silistre


Merhaba Silistre!
Merhaba mehter dedemin şehri!
Mecit Tabya'dan seyrediyorum seni
Gönlüm köpük köpük dalgalanıyor
Seyrederken yemyeşil tepeden
Göklere yükselen pırıltılı çehreni.

Merhaba gençleşen ihtiyar şehir
Merhaba şehrime ayna tutan Tuna'm
Nehirler içinde en muhteşem nehir
Yüzyıllar ötesinden namınız bilinir
Adını andıkça Silistre'yi hatırlarım
Silistre denince Tuna aklıma gelir...

Yüzyıllardan beri yorulmadan
Yeşil eteklerini yıkayarak şehrimin
Sevgilin Karadeniz'e koşuyorsun
Bazen uslanıyor, bazen coşuyorsun
Yaz kış demeden şehrimin sırtını
Benim de ruhumu okşuyorsun...

Seni korumak için bir zamanlar
Kurulmuş görkemli Silistre kalesi
Az değilmiş talan için saldıranlar
Ve gemilerini ganimetle dolduranlar
Kanlı savaşlarda sularda yüzmüş
Nicesinin bedenden ayrılan kellesi.

Osmanlı dedelerim de çarpışmış
Bir zamanlar kaleyi almak için
Beş yüzyıl boyunca burada kalmak için
Ama rahat bırakmamış onları
Ne Haçlıların, ne Avstro-Macarların
Ne de Moskof askerinin batalyonları.

Merhaba yeşil şehrim Silistre'm
Şimdi barış ve yükseliş zamanı
Daha da yeşermeli Tunaboyu parkın
Su ile yeşilin sarmaştığı bu yerlerde
Olmamalı gerçek cennetten bir farkın.
                                                  Isa Cebeci

Tuna Ve Karadeniz

Balkan Şiirleri - Tuna ve Karadeniz... Türk Elleri...
Bir zamanlar Atalar uzanmıştı Kırım ' a,
Çevre boyun eğmişti Türk 'ün soylu nesline, 
Hayat verirdi Tuna, can suyuydu tarıma,
Asla doyum olmazdı kuşlarının sesine...

Şimdi kirlenmiş Tuna, içilmez olmuş suyu,
Aliş 'in bükük boynu, Zeyneb ' in yaslı evi,
Kimi kimden sorayım, değişmiş tümden huyu,
Otuz ülke kurulmuş, 
nerde zamanın Devi? ....

Karadeniz kükremiş, adam boyu dalgalar,
Seslenir durmaksızın kıyılarda köpükler,
' Türklerin gölüydüm ben, bendeydi Kadırgalar,
Şimdi ne oldu böyle, dümen tutan o eller? '...

Birkaç barınak kalmış, bağrı yanık Reise,
Ancak geçimi sağlar, ağlardaki balıklar,
Derki ufukta bir ses; ' Eski çağlar bir gelse;
Türk ' ün olduğu yerde, esenlik var, 
sağlık var! ...'

Nevzat Bilgiç
Kırklareline Şiirler
Kitabımdan
 
Nevzat Bilgiç

Hasret Çeken Türkler

Eskişehir - Rumeli ; Göçler ' de nice acı ,
Kırım ' ı titretiyor , Sinan Bey ' in kılıcı .
Balkanlar ' a saldıran , İstanbul ' a göz koyan ! . . .
Nasıl taşımış öğren , Katerina o tacı ! . . .

Plevne - Balkan Göç ' ü . . Giray ; geçmişten pişman , 
Gördü ki son pişmanlık , yarar vermez sonradan .
Kentli Köylü el verdi , böylece Eskişehir ;
Ona da yer ayırdı , O yaralı Bağrından . . .

Deliorman ve Şumnu , acılar içimde giz ,
Kırım ' dan gelen Türk ' ü , dışlayacak değiliz .
Bir lokma bir hırkayı , paylaştık . . . Ve çünkü Biz ;
Dışardaki Soyuna , hasret çeken Türkleriz ! . . .

hasret çeken Türkleriz ! . . .

Sıla Benim Gurbet Benim
" Memleketime Şiirler "
İsimli kitabımdan


Nevzat Bilgiç

Tuna Boyları

Tuna 'da Adakale,
Neler anlatır bana...
Kızılelma Viyana,
Defalarca varılmış,
Neden bilmem;
Kent alınmamış.
Yazık olmuş Niğbolu ve
Ezgiler kaynağı Estergon 'a.
Şimdi arkamızdan,
Yan Kale! ... Ağla Kale! ...
Ve sen Karaozan! ...
Usunu yitirme, dur hele!
Yanıtları tarihte,
Neden düştük bu hale?
….
Ağla Kale... Yan Kale! ...

Nevzat Bilgiç
Edirneye Şiirler
isimli kitabımdan
 
Nevzat Bilgiç